17 Ağustos 2013 Cumartesi

Kuşaklar

Yeni kuşak çalışanlar nasıl başarılı olur?
Perakende sektöründe çalışanların yaş ortalamalarının genellikle düşük olduğunu görüyoruz. Şimdiki yeni kuşağa popüler deyimle “Y kuşağı” diyoruz. Peki, nereden çıktı bu Y kuşağı?

Bu kuşak meselesinin büyük bir kısmını pazarlamacılara borçluyuz. Bu yüzden öncelikle pazarlama dünyasındaki gelişmeleri kısaca göz atıp sonra Y kuşağını anlamaya çalışacağız. Sanayi devrimi sonrası, organize sanayi ve artan üretim olanakları ile birlikte ürün bolluğu yaşanmaya başladı. Rekabet ve fazla ürün pazarlamayı ön plana çıkardı. Yani artık ürünü alması için tüketiciyi ikna etmek gerekiyordu. Bu durum tüketiciyi giderek güçlendirdi ve Prosumer yani “üreten tüketici” ortaya çıktı.


Prosumer, üretici (producer) kelimesi ile tüketici (consumer) kelimesinden türetilen bir kavram. Bu terimi ilk olarak Alvin Toffler, 1970’te Gelecek Şoku (Future Shock) isimli kitabında kullandı. Prosumer tüketicin giderek güçlenmesine yol açtı. Güçlenen tüketicinin/insanın öz benliği ve saygınlık duygusu da güçlendi. İletişim kanalları ve sosyal medyanın yükselişiyle prosumer daha da güçlendi.

Tüketiciler aynı zamanda birer çalışandı ve yaşadıkları bu kendini önemli hissetme duygusu, çalıştıkları işyerine de yansımaya başladı. Tüm bunlar olurken iş dünyasına hakim olan kuşak X kuşağı olarak anılıyordu ve bilgi çağına girdiğimiz 2000’li yıllarda şirketler artık Y kuşakları ile çalışmaya başlamışlardı.


Kuşaklar, uzamanlar tarafından, doğum kuşağı, X kuşağı, Y kuşağı ve Z kuşağı olarak ayrılıyor. Günümüzde iş hayatında yer alan en etkili kuşaklar ise X ve Y kuşakları. Yine de kuşaklara ilişkin bilgiler kişiye göre değişiyor. Çünkü aynı kuşak da olsalar hepsinin ayrı bir yaşantısı, eğitimi ve bireysel özellikleri var! O yüzden kuşak tanımlarına geneli anlamak açısından bakmakta fayda var.


X Kuşağı: 1965 – 1976 yılları arasında doğan bu kuşak, o dönemde yaşanan ekonomik krizlerden ve sosyal sancılardan etkilenmiş ve bu yüzden “Kayıp kuşak” diye adlandırılıyor. Çocukluklarında aileleri işsizlik ve ekonomik kriz yaşadıkları için, X kuşağı işyerine sıkı sıkıya bağlı. Teknolojiyle sonradan tanışan bu kuşak aslında teknolojiyi de kullanabildiği için bir geçiş kuşağı sayılıyor.


Y Kuşağı: 1977-1994 yılları arasında bu kuşak Çok kanallı TV ile büyüdü ve internet’i tanıyıp hemen adapte oldu. Y kuşağının kendilerinde ve işvereninden beklentileri oldukça yüksek. Sorumluluk almaya çok hevesliler ve hemen kendilerini ispat etmek istiyorlar. Yüksek otorite karşısında rahatsız oluyorlar, daha esnek ve anlayışlı patronlar/yöneticiler istiyorlar. Takım olmaktan, başarılı olmaktan hoşlanıyorlar. Olumsuz özelliklerine gelince, çabuk sıkılan, çoğu şeye trend olarak bakan, odaklanmakta zorluk yaşayan ve resmiyetten pek hoşlanmayan bir yapıları olduğunu söyleniyor.


Perakendede şu an çalışanların büyük bir kısmı Y, yöneticileri ise X kuşağı. Daha otoriter olan X kuşağı yöneticiler, Y kuşağı çalışanlarla problem yaşayabiliyor. Bu yüzden çoğu şirkette Y kuşağı personel devir hızı yüksek. Y kuşağını işte tutmanın yolu ise Y kuşağını anlamaktan geçiyor. Onlara “ben sizin üstünüzüm” şeklinde değil, “biz bir takımız” şeklinde yaklaşmak gerekiyor. Yani Y kuşağı yönetici değil liderle çalışmak istiyor.


Geçenlerde katıldığım bir İK konferansında bir danışmanının anlattığı örnek, Y kuşağının yetişme biçimi hakkında önemli bir tespit içeriyordu. Danışman 1 yaşındaki çocuğunu anlattı. “Y kuşağının beklentisi oda ya da makam değil, karar verme yetkisi. Çünkü böyle yetiştirildiler. Biz onları böyle yetiştirdik. Ben 1 yaşındaki kızıma ayakkabı alırken, önüne beyaz ve siyah ayakkabıyı koydum ve o pembe olan başka bir ayakkabıyı seçti. Eve geldiğinde onu bu ilk seçiminden dolayı alkışlayarak kutladık.”


Bu gençler el bebek, gül bebek büyütülmüşlerdi, seçimlerini kendileri yapmışlardı ve büyüyüp çalışmaya başlayınca, işyerlerinde de etkin ve girişken bireyler olmak istedi. Peki, Y kuşağının başarılı olması, işten ayrılmaması için ne yapmak gerekiyor? Öncelikle kendini gerçekleştirebileceği görevler, sorumluluklar vermek lazım. İşi öğretmek, o konuda liderliğini ona bırakmak gerekiyor. Y kuşağı, mutlu olmadığı iş yerinde çalışmak istemiyor, bu yüzden onun iş yerinde iş dışı faaliyetlerde bulunmasını desteklemek, iş dışında, sosyal sorumluluk etkinlikleri, çalışan kulüp ve toplulukları, piknikler, faaliyetler, yarışmalar yapmak gerekiyor. Onu çalışan olarak değil, özel bir birey olarak ele almak gerekiyor. Bu noktada toplu eğitimler ve sınıf içi eğitimlere pek sıcak bakmadıklarını, bunun yerine koçluk, mentorlük gibi eğitim şekillerini tercih ettiklerini söyleyebiliriz.

Artık sadece yöneticilerin değil, tüm şirket çalışanlarının aklının kullanılması gereken, rekabetin yüksek olduğu bir dönemdeyiz. Yönetmek kelimesi anlam değiştiriyor. Yönetmek yerine yönlendirmek, birlikte başarmak, liderlik yapmak gerekiyor. Bu yapılabilirse, Y kuşağı çalışanlar da işleyişe katılacak ve başarıya ortak olaracak ve şirketlerini kendileriyle birlikte yükselteceklerdir. Bu gençleri/ Y kuşağını sorun değil fırsat olarak gören perakende şirketleri ise geleceğin başarılı şirketleri olacaklardır.

Kaynak Linki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Bu Blogda Ara

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *