Özdemir Asaf
24 Eylül
Uykumun içinde bir rüya, Rüyamda bir gece, Gecede ben. Bir yere gidiyorum, Delice.
Aklımda sen.umun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece, Gecede ben. Bir yere gidiyorum, Delice. Aklımda sen.
27 Eylül 2013 Cuma
Güzel, doğru ve çok güzeel !
Bir kadın güvenmediği hiç bir erkeğe aşık olmaz. Zamanını önce güvenebilmek için harcar; sonra çok sever. /Anonim/
Bir de kıymet bilseler !
20 lik diş
20 lik dislerimi duzgun cikaracak bi aplikasyon istiyorum apple firmasindan rotate tusu falan mesela !
Tuncel Kurtiz'in sesinden! Ölümü gömdüm geliyorum.. - Televizyon - Medyafaresi
Tuncel Kurtiz'in sesinden! Ölümü gömdüm geliyorum.. - Televizyon - Medyafaresi
İşte ben bu şiiri geçenlerde paylaştım ve dedim ki içimden " neden bu şiiri okuyup ölümü çağırmış ki, umarım 2013 ü sağ bitirir" . Bu tam bir çağırma olayı ! Ve benim öngörülerim şaşmıyor ve üzülüyorum.
Bu durum da şu çok sevdiğim sözü yalancı çıkarıyor; "Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. bu; hayatın ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir... !
İşte ben bu şiiri geçenlerde paylaştım ve dedim ki içimden " neden bu şiiri okuyup ölümü çağırmış ki, umarım 2013 ü sağ bitirir" . Bu tam bir çağırma olayı ! Ve benim öngörülerim şaşmıyor ve üzülüyorum.
Bu durum da şu çok sevdiğim sözü yalancı çıkarıyor; "Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. bu; hayatın ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir... !
Efe ile Müge kardeşlerin buluşmalarının kaçınılmaz sonuçlarından
Efenim, romanlara saygım sonsuzdur. Ve aziz kardeşimin bana tavsiyesi üzerine yakınına çalgı koymak gerektiğini düşündüm; zira Efe romanların çalgısız yaşayamayıp ölebileceklerini hatırlattı ...
Bunlar 15 yıldır çektiredurduğum fotoğraflar. Eh zamanın cilvesi kilo alıp veriyor insan... Efe sağolsun resimler hakkında şu benzetmeleri yaptı (soldan sağa); Ünal Aysal, Berrak Tüzünataç, Göksel, Beren Saat.
Eh hepsini alt alta toplayınca da Crash Bandicoot çıkıyor ortaya ki vay halime !
26 Eylül 2013 Perşembe
Türk doktor Bright Futures ödülüne aday
Türk doktor Bright Futures ödülüne aday
Dr. Utkan Demirci, Brigham and Women's Hastanesinin global bilimsel yarışmasında “Epilepsiyi kontrol altına almak” konusunda çip tasarımı ile finale kaldı.
 | |
ntvmsnbc
Güncelleme: 17:59 TSİ 24 Eylül. 2013 Salı
İSTANBUL - Medikal ve akademik alanda önemli yer tutan, Harvard Tıp Fakültesi bünyesindeki Brigham and Women's Hastanesi (BWH) tarafından düzenlenen yarışmada sayısız proje içinden üç çalışma finalist oldu. "Taking Control of Epilepsy" yani “Epilepsiyi kontrol altına almak” çalışması ile Türk Doktor Utkan Demirci de finale kalanlar arasında. En çok oy alan çalışma büyük ödülün sahibi olacak. Herkes sadece 1 kez oy kullanabiliyor ve 21 Kasım 2013 tarihine kadar oy verilebiliyor.
Finale kalan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Bilimleri ve Teknolojisi bölümünden Dr. Utkan Demirci, Med-Index’ten Esra Öz’ün sorularını yanıtladı:
Araştırma projeniz nedir?
Epilepsi beyini etkileyerek kişinin nöbet geçirmesine neden olan bir durumdur. Bu durum anormal çalışan sinir hücrelerinin neden olması ve bilinç ya da hareketi etkileyen nöbet geçirme durumudur. Epilepsi dünya çapında 65 milyon insanda, Amerika’da 2.2 milyon kişide ve Massachusetts’te yaklaşık 60 bin kişi de görülüyor. Herkeste her yaşta epilepsi gelişebilir. Nöbetler hayatı tehdit edici olabiliyor. Bizim bulduğumuz cihaz hayat kurtarabilir.
Epilepsi beyini etkileyerek kişinin nöbet geçirmesine neden olan bir durumdur. Bu durum anormal çalışan sinir hücrelerinin neden olması ve bilinç ya da hareketi etkileyen nöbet geçirme durumudur. Epilepsi dünya çapında 65 milyon insanda, Amerika’da 2.2 milyon kişide ve Massachusetts’te yaklaşık 60 bin kişi de görülüyor. Herkeste her yaşta epilepsi gelişebilir. Nöbetler hayatı tehdit edici olabiliyor. Bizim bulduğumuz cihaz hayat kurtarabilir.
BWH ülkede epilepsi için en iyi tedavi merkezlerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak, mevcut tedavi prosedürü epilepsi hastaları için zor ve bu testlerin evde yapılması imkansız. İlaçların bazen her gün, bazen de günde birkaç kez alınması gerekir. Doktorlar genellikle doz olduğundan emin olmak için ilaçların düzeylerini ölçmek için kan testleri istiyor. Sadece ilaca bağlı yan etkilere neden olmadan nöbetleri önlemek mümkün. Epilepsisi olan insanların, bu kan testlerini yaptırmak için laboratuvar veya hastane ziyaret etmesi gerekiyor. Epilepsisi olan birçok kişiye sürücü izni verilmez. Ayrıca kan testleri zamanlama için çok önemlidir. Projemizle hastaların evlerinde kan testini yapabilecekleri bir cihaz tasarlıyoruz.
Projeyi ayrıcalıklı kılan özellikler nelerdir? Projemiz nöbet ilaçların kan düzeylerini ölçmek için ilk nokta-bakım testi olacak. Biz epilepsi olan çocuk ya da erişkin hastanın cebinde veya çantasında taşıyabileceği kadar kolay bir test cihazı tasarlıyoruz. Bu test her zaman, her yerde yapılabilir. Cihaz, "Star Trek" filmlerinde küçük el makinelerinden esinlenerek tasarlandı ve nanoplazmonik benzeri olarak adlandırılan çok küçük sensörler içeriyor. Hastalar şeker ölçüm cihazı gibi bir parmak ucundan alınacak çok küçük bir damla kan ile sağlanıyor. Cihaz, kan örneğini kontrol ederek, 10 dakikadan daha az sürede sonuç veriyor. Kolay ve güvenli bir yöntem. Cihaz, hastaların epilepsiyi yönetmek konusunda tavsiye verecek ve doktorlarına veya hemşireye çağrı gönderecek. Bu sonuçları doktora gönderildiği için hemen yardım alınabilecek. Bizim cihazımız gerektiğinde, yaşam kalitesini artırabilir, hatta hayatlarını kurtarmada yardımcı olabilir.
HEDEFLER GELECEĞİ BELİRLER Mİ?
Kişisel hedef; varılmak istenen, olunmak istenen yerdir.
Doğduğumuz andan başlayarak bazı hedefler belirlemeden de bazı şeyleri başarır ve bazı yerlere varabiliriz. Hedefsiz elde ettiklerimizle ne yapacağımızı, sonrası için ne yapmamız gerektiğini anlamakta zorluk çekeriz. En önemlisi hedef olmadan elde edilenler mutlu hissetmemizi engeller. Çünkü mutlu hissedebilmek için, kendimizin, yaptıklarımızın farkında olabilmemiz gerekir.
Yaşadığımız sürece çeşitli kararlar vermek zorundayız.
Bu kararları verirken, çocukluğumuzdan başlayarak bize öğretilen becerileri, düşünce sistemlerini kullanırız. Başlangıçta, dünyaya gelişimiz dahil olmak üzere kararları bizim adımıza başkaları verir.
Gelişip, büyüdükçe kendi kararlarımızı kendimizin alması ve bunun getirdiği sorumlulukları öğrenmemiz beklenir.
Karar alan, kararın sonuçlarından doğan bedeli de öder.
Bu nedenle karar almak kadar, sonuçlarına katlanma sorumluluğunu da öğrenmemiz gerekir. Kendimiz için geleceği kurgularken kendimize nasıl hedefler koymuş ve onlara ne kadar ulaşmışsak, başarımızı ona göre değerlendiririz.
Başarıya erişmenin ilk adımı istekleri ve beklentileri doğru kurgulamaktır. Büyük düşün, büyük kazan denilmekle birlikte bu her zaman gerçekçi değildir. Hiç hedefsiz ve beklentisiz başarı olmayacağı gibi, anlamsız, size uymayan ve ulaşılması zor planlar peşinde koşmak da başarı getirmeyecektir.
Kaynak | Kariyer.net/Şubat 2013/Sayı:116/Syf: 2
İçimden taşanlar
Özgürlükler ülkesi Türkiye ! O kadar ki en olmadık, en imkansız şeyler bile imkanlı olabilir ! Tabi bu yüzden belli bir tabaka halkın neden şikayet edip durduğunu anlayamıyor. Anlamayacak da. Onun için herkes işini bilmeli kılıcını kuşanmalı. Zira açın halinden aç bile anlamıyor artık. Varın siz düşünün sınıflar arası çatışmayı, uçurumları. Bu sebepten hep ama hep gözümüz kulağımız açık olmalı, hep fırsatları kollamalıyız. Eğer memleketimizde yaşamak istiyorsak. Kandırılmayacak kadar öğretim, sandırılmayacak kadar eğitim lazım bizim insanımıza...
Cam tavan
http://www.thomasturkiye.com/ThomasBlog-Cam_Tavan_Sendromu_39?sthash.4czGAzpL.mjjo&goback=%2Egde_5080925_member_276642716#%21
Not: Belki bazı postlarla tekrara düşüyorum ama hayat gibi bu bloga da akıyor ve biriktiriyor. Dolayısıyla herkese ulaşmayı hedeflerken bu tarz tekrarlar oluyor. Hep aynı konular üzerinde döndüğüm için değil. Bilginiz olsun...
Not: Belki bazı postlarla tekrara düşüyorum ama hayat gibi bu bloga da akıyor ve biriktiriyor. Dolayısıyla herkese ulaşmayı hedeflerken bu tarz tekrarlar oluyor. Hep aynı konular üzerinde döndüğüm için değil. Bilginiz olsun...
İnsana dair ... : Servet Sihirbazlarından Tavsiyeler
İnsana dair ... : Servet Sihirbazlarından Tavsiyeler: Bu ayki Forbes Dergisinin kapak sayfasında “Yatırım Sırları” başlıklı bir yazı yer almakta ve içeriğinde ise yatırım konusu...
Sene değerlendirmesi
Efe pazartesi günü başlıyor okuluna. Yani okul sezonu açılıyor, yani bu yıl da son dönemece girdi, yani gidici. Giderken bazılarını da yanına alıp cehennemin dibine gitse çok güzel olacak. Beni bilen bilir hep bir şeylerden şikayet ederim ve genelde de ani gereksiz parlamalardır. Ama bu yıl ki huzursuzluğum, şikayetlerime bakınca hayatımda hiç olmadığım kadar haklı hissettim kendimi. Ne dediysem ne düşündüysem oldu. Tabi son cümle umut kokuyor ama öyle değil hakikat. Bu sene maalesef herşey kötü oldu. En iyi rüyalar bile, iyiye yorsan bile kötü oldu. Bir çocuklar bir Efe sevindirebildi beni. Karşılıksız sevgi kurtardı bu yılı...
http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Kategori:2013_y%C4%B1l%C4%B1nda_%C3%B6lenler&pageuntil=%C3%96zlem+%C4%B0mece#mw-pages
Bu bu yıl vefat edenlerin listesi, ama bununla da bitmedi ki. Selahattin ( Gimzal) dedemizi kaybettik. Bir sürü hastalıklar, kazalar, belalar yaşadık.
Ama her doğan bebek haberi (Matteo Ali gibi ) , apartmandakilerin çocukları falan biraz olsun ağır havayı dağıttı.
Özellikle yaz ayı çok hareketli geçti. Üniversite tayfasıyla sık sık görüştük. Gezip tozduk.
Fatih Terim de GS' den ayrıldı.
Ama işte tüm bu güzellikler bile değiştirmedi 2013 algımı.
Gıcıksın işte be 2013 defol git !
http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Kategori:2013_y%C4%B1l%C4%B1nda_%C3%B6lenler&pageuntil=%C3%96zlem+%C4%B0mece#mw-pages
Bu bu yıl vefat edenlerin listesi, ama bununla da bitmedi ki. Selahattin ( Gimzal) dedemizi kaybettik. Bir sürü hastalıklar, kazalar, belalar yaşadık.
Ama her doğan bebek haberi (Matteo Ali gibi ) , apartmandakilerin çocukları falan biraz olsun ağır havayı dağıttı.
Özellikle yaz ayı çok hareketli geçti. Üniversite tayfasıyla sık sık görüştük. Gezip tozduk.
Fatih Terim de GS' den ayrıldı.
Ama işte tüm bu güzellikler bile değiştirmedi 2013 algımı.
Gıcıksın işte be 2013 defol git !
25 Eylül 2013 Çarşamba
Mügeden
- tamam anladik hayat acimasizsin o yuzden gelme ustumuze buyugumuzsun sahsin padisahsin dur bi yavas gel yaa !
- bencil duygular besliyorum sana karsi :>
Hürriyetten
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/54882/2368/1/24786745/unuler-hangi-liseden-mezun-2012
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/73677/2368/4/sitki-sezgin-2013
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/73664/2368/13/sevda-turkusev-25-eylul-2013 herkese bulaşan abla ! bi yerde haklı ama iş zaten tv nin gerçek olmadığını gençlere öğretmek de bitiyor! yani ne senaristler ne de yapımcılar suçlu !
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/73677/2368/4/sitki-sezgin-2013
http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/73664/2368/13/sevda-turkusev-25-eylul-2013 herkese bulaşan abla ! bi yerde haklı ama iş zaten tv nin gerçek olmadığını gençlere öğretmek de bitiyor! yani ne senaristler ne de yapımcılar suçlu !
23 Eylül 2013 Pazartesi
Dizi dizi
arka sokaklar ve muhteşem yüzyıl dizileri tam bir istihdam bürosu gibi... hayır merak ediyorum aramızda o dizilerde oynamayan kaldı mı ...
Ben
Kendimden korktuğum zamanlar oluyor. Kapatıyorum gözlerimi geçecek sanıp. Geçmiyor daha çok korkuyorum !
Rüyalar gerçek olsa
Allah’ım rüyalardan medet umar hale gelmedim ne umuyorsam
senden umarım ben . Dün ki rüyamdan dilek tuttum. Umarım bu rüyam da çıkar. Ve
umarım o güzel rüyanın detaylarını da hatırlatırsın bana.
Milliyet' ten
http://gundem.milliyet.com.tr/kolunda-enjektorle-sokak-ortasinda/gundem/detay/1766532/default.htm
http://gundem.milliyet.com.tr/dernek-kurucusuna-evinde-feci-dayak/gundem/detay/1766489/default.htm
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/43177-yasam-nesli-tukenen-toplumlar/8
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/48334-yasam-doguma-2-hafta-kala/
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/48200-yasam-bebeginin-cinsiyeti-belli-oldu/6 kızlar geliooo
https://www.outletimiz.com/default.aspx?ref=mlytmnst değişikkk
http://dunya.milliyet.com.tr/dunyanin-en-huzunlu-dugunu/dunya/detay/1766558/default.htm
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/48331-yasam-siradisi-bir-yasam/
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/45892-yasam--hayalim-brad-pitt-ile-ayni-yatakta---/5 sapıttı n mı madonnam
http://dunya.milliyet.com.tr/uc-hamile-kadin-alip-bebekleri/dunya/detay/1766554/default.htm tövbee
milliyet iyisin hoşsun da boş haberlerin de olmuyor değil haniii !;
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/48321-yasam-anneannesi-esra-erol-da-evlenmis/14 tek derdimiz buydu hakikaten hadi bu gene merak uyandıracak bir şey programı tkip edenler adına ama bi adamın birinin karısı ve metresinin saçsaça baş başa kavgası kimi ilgilendirir acaba
http://hamilelik.milliyet.com.tr/bir-hamileye-asla-soylenmemesi/hamilelikfotogaleri/galeri/1751922/default.htm?ref=milliyet_anasayfa
Ahahahah bizim ülkede bunu kocakarılara uygun bi dille anlatmak lazım ama onlar uygunsuz bir biçme sokarlar gene bunu :D
http://fotogaleri.gazetevatan.com/rekor-kiran-kareler/15099/24/guzel
iyisin hoşsun milliyet ama bazen de gereksiz haberlerin olmuyor değil hani
Ninja kapluşbalar ben hep mikelenjero olurdum ki !
benim sadık yarim ninja kaplumbalardır ! uyumalıyım şekilde gördüğünüz gibi... e iyi geceler o zaman !
Pazar'lık
yasasin pazar miskinligi ! ya bu arada atalar sahilde bi bes yil daha mangal yapilirsa en az zonguldaktaki kadar komur cikarilabilecek kivama gelecek her yerde obek obek mangal komuru var
:D
Ne olur sanki Kadıköy- Pendik hattı minibüslerine ve minibüslerine otomatik pilot yapsalar sanki...
Sporla üremek böyle olsa gerek
sanat sanat icindir
sanat toplum icindir
spor kimin icindir
varin siz dusunun uyuyorum ben iyi geceler !
sanat toplum icindir
spor kimin icindir
varin siz dusunun uyuyorum ben iyi geceler !
Bunu bilerek yaptım !
Ne kadar okumak isteyip de okuyamadiğim kitap ne kadar tanimak isteyip de taniyamadigim insan var hayret ben mi beceriksizim yoksa kitaplar da insanlar kadar zor mu
Vah Müge 'nin haline !
Anlatmak istediklerini tam manasıyla anlatamadıktan sonra milletin kendini güzel ifade edebiliyorsun demesi anlamsız oluyor işte. Yani o senin ne anlatmak istediğini anladığını sanarak avunacak amann ne mükemmel bir dinleyici ne eşsiz arkadaşım diyecek ve sen 2 kat daha fazla çıldıracaksın. Kaderin bu be Müge’ciğim napcannn mecburrr !
üstü açık monologlar dükkanı...: Eğitim şart, okumak daha da şart !
üstü açık monologlar dükkanı...: Eğitim şart, okumak daha da şart !: Efendim fark yaratmak elbette önemli. Ama bunun için hevesli bir grupla çalışmak daha da önemli. Bu hevesli grubunda eleştiri fobik olmaması...
Eğitim şart, okumak daha da şart !
Efendim fark yaratmak elbette önemli. Ama bunun için hevesli bir grupla çalışmak daha da önemli. Bu hevesli grubunda eleştiri fobik olmaması ve çokça okuması ve aynı zamanda çokça öğrenmesi gerekiyor. Bence bunun için de her konuda yapabildiğimiz baskıcı yöntemleri bu konuya da taşıyabilmemiz lazım. Biraz teorik biraz kaotik ve hatta ütopik oldu. Ama bir özet geçmek gerekirse asansör beklerken 15 kattan binildiğini gören ama odası 2. katta olan ama hala 15. kattan gelecek asansörü bekleyen bir çalışanın, gün sonunda yorgunlukla beraber kendini geliştirecek hiç bir şey yapabileceğini düşünmüyorum. Hele ki yeni yetişen nesilden hiç.(Kızmayın genç arkadaşlar bu sizin suçunuz değil.) Bu sebeple, bu gibi kimselerin şirketlerde illa var olacağı göz önüne alınarak tüm personelin grup grup sırayla eğitimlere alınmasını sağlayacak bir yasalaşmaya gidilmeli. Ama önce zorunlu kitap okuma günleri yapılmalı ve her gün bir kişi öne çıkarak yüksek sesle okumalı. Zira bu topluluk kitap okumaktan da haz almayacaktır muhtemelen. Ama yasa çıkarılıp göstermelik 1-2 tatbikattan ibaret olmamalı uygulaması ve uygulanmaması halinde en önemli caydırıcı olan para cezası uygulanmalı. Sıkı denetimler yapılmalı. Sürekli eğitim denen olgu bizim memleketimizde bu şekilde oturtulabilir gibime geliyor.
22 Eylül 2013 Pazar
Üniversite yıllarında arkadaşlarımızla yaptığımız projeler...
http://erginmuge.files.wordpress.com/2013/09/nedensel-ilic59fkiler-bac49flaminda-ic59fyerinde-psikolojik-c59fiddet1.docx
http://erginmuge.wordpress.com/2013/09/21/asil-isveren-alt-isveren-iliskisi-ve-sorumluluklari/
http://erginmuge.wordpress.com/2013/09/21/personel-seciminde-kullanilan-kisilik-testleri/
http://erginmuge.wordpress.com/2013/09/21/asil-isveren-alt-isveren-iliskisi-ve-sorumluluklari/
http://erginmuge.wordpress.com/2013/09/21/personel-seciminde-kullanilan-kisilik-testleri/
21 Eylül 2013 Cumartesi
Hayallerim, hayallerimiz ve Televizyon
Hayallerimizin olması gerekiyor. Gerekiyor ki kendimizi hayata adayabilelim. Çalışırken bunaldığımızda, ben bunun için mi açlışıyorum diye isyan ettiğimizde bizi rahatlatacak hayyalerimizin olması şart. Bugün cumartesi ve malum haftasonu , yani televizyonda gezi programları izleme ritüelini gerçekleştirirken bazı zincirleme düşünceler sardı beynimi.
Bir insan niye bu kadar gezer, annesi bu adamı hiç tatile götürmemiş ki dedim. Sonradan utandım dediğime. Bir devlet memuru çocuğu olan ben bile böyle maddeci yaklaşırsam vay halimize dedim. Olabilir çünkü, tatil lükstür. Bazı içinse kaliteli yemek lükstür. Ve bu programların da gelir seviyesi düşük kimselere hitap etmediği kararına vardım.
Bir yanımda yok Müge sen bu adamı kıskanıyorsun diyor. Evet haklı. Çünkü tanıyor malını. Elime geçen ilk maaşımla tatil planları, ve kaliteli restoranlarda yeni lezzetler tatmadım mı.
Ama eğer bütçe kısıtlıysa ve çocuk okutuyorsa kişi hayaliyle bunlar hayal bile olabiliyor işte.
Ve şimdiki en güzel hayalim ise emekli olunca ( yeterli param olacak da sanki) Ege' yi , Ankara'yı, tüm Türkiye' yi, hatta Türki Cumhuriyetleri, Uzak Doğu' yu gezebilmek. Hatta CNNTürk' te program yapan insanlar gibi bilgili ve hatta onlardan daha bilgilisiyle beraber gezebilmek. Herhalde emekli olunca Mihmandar aranıyor dövizini boynuma asıp Sultanahmet Meydanında turlamam gerekecek sanırım.
Böyle diyorum da sonra da o mihmandara acıyorum şimdiden. Benim düşünce, sorgulama ve tekrar sorgulama (malum hafif unutkanım) hızıma yetişemez mesleği bırakır, ülkeyi terkeder, onu da az bulup gezegeni değiştirir diye korkmuyor değilim. Zira bu sebepten yalnızım. Gezegeni terkeden hazcı arkadaşlar yüzünden.
Ama işte yalnızım diye de evlendirme programlarına koşmuyorum. Tercihim daha steril/ özel ilişkiler, göz önünde olmadan. İnsanları ümitlendirip dehleme programlarına yani. Yada herkes bir gün televizyona çıkacak mottosunu gerçeklşetirmek isteyenler ordusunu ve çapraşık ilişkilerini gözler önüne seren programlarını. E şimdilik tabi. Ne zaman duvarlarla konuşacak kadar kimsesizleşirim o zaman belki düşer aklıma bu alternatif. Daha o kadar hızlanmamış demek düşüncelerim. Bazen duvarlara da sesleniyorum birileriyleyken de henüz bunu tüm Türkiye ve dünyaya ilan edesim yok henüz !
Bir insan niye bu kadar gezer, annesi bu adamı hiç tatile götürmemiş ki dedim. Sonradan utandım dediğime. Bir devlet memuru çocuğu olan ben bile böyle maddeci yaklaşırsam vay halimize dedim. Olabilir çünkü, tatil lükstür. Bazı içinse kaliteli yemek lükstür. Ve bu programların da gelir seviyesi düşük kimselere hitap etmediği kararına vardım.
Bir yanımda yok Müge sen bu adamı kıskanıyorsun diyor. Evet haklı. Çünkü tanıyor malını. Elime geçen ilk maaşımla tatil planları, ve kaliteli restoranlarda yeni lezzetler tatmadım mı.
Ama eğer bütçe kısıtlıysa ve çocuk okutuyorsa kişi hayaliyle bunlar hayal bile olabiliyor işte.
Ve şimdiki en güzel hayalim ise emekli olunca ( yeterli param olacak da sanki) Ege' yi , Ankara'yı, tüm Türkiye' yi, hatta Türki Cumhuriyetleri, Uzak Doğu' yu gezebilmek. Hatta CNNTürk' te program yapan insanlar gibi bilgili ve hatta onlardan daha bilgilisiyle beraber gezebilmek. Herhalde emekli olunca Mihmandar aranıyor dövizini boynuma asıp Sultanahmet Meydanında turlamam gerekecek sanırım.
Böyle diyorum da sonra da o mihmandara acıyorum şimdiden. Benim düşünce, sorgulama ve tekrar sorgulama (malum hafif unutkanım) hızıma yetişemez mesleği bırakır, ülkeyi terkeder, onu da az bulup gezegeni değiştirir diye korkmuyor değilim. Zira bu sebepten yalnızım. Gezegeni terkeden hazcı arkadaşlar yüzünden.
Ama işte yalnızım diye de evlendirme programlarına koşmuyorum. Tercihim daha steril/ özel ilişkiler, göz önünde olmadan. İnsanları ümitlendirip dehleme programlarına yani. Yada herkes bir gün televizyona çıkacak mottosunu gerçeklşetirmek isteyenler ordusunu ve çapraşık ilişkilerini gözler önüne seren programlarını. E şimdilik tabi. Ne zaman duvarlarla konuşacak kadar kimsesizleşirim o zaman belki düşer aklıma bu alternatif. Daha o kadar hızlanmamış demek düşüncelerim. Bazen duvarlara da sesleniyorum birileriyleyken de henüz bunu tüm Türkiye ve dünyaya ilan edesim yok henüz !
BERFEND BER: Yüksek öğrenimde, turizm işletmeciliği lisans eğit...
BERFEND BER: Yüksek öğrenimde, turizm işletmeciliği lisans eğit...: Cevap, hayır. Yazık bu çocuklara, neden mi? Pek çok üniversitenin web sitelerinde, turizm işletme lisansiyerlerinin iş olanakları; Konakl...
Narsizim ve empati
Bilim Dünyası
BENMERKEZCİLİK,NARSİZM VE EMPATİ
Narsist kişiler belirgin özelliklerinden biri kıskanç olmalarıdır. Ayrıca narsist kişiler diğerlerinin de oldukça kıskanç olduklarını düşünürler. Narsistik kişiler sadece kendi iyilikleri için bir şeyler yaparlar.
Ben merkezcilik ve empatik anlayış birbiriyle bağdaşmaz. Ben merkezci davranan bir kişinin, karşısındakinin rolüne girmesi ve olaylara onun bakış açısın...dan bakması, yani empati kurması mümkün değildir. Bu durumda empati kurabilmek, yani başkalarının rolüne girmenin ön şartı ben merkezcilikten kurtulabilmektir. Ben merkezciliğin empatik anlayışta ve davranışta önemli bir yeri vardır. Ben merkezcilik kavramı Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Piaget çocukların ben merkezci davrandıklarını savunmuştur. Konuyla ilgilenen bütün araştırmacılar empati kurmada ben merkezci davranıştan uzaklaşmanın önemini vurgularlar. Bu arada bazı araştırmacılar örneğin Ford empatiyi ben merkezcilikten uzak davranış olarak tanımlamıştır. Ford’a göre üç tür ben merkezcilik vardır. Bunlar; (Dökmen,1997)
• Görsel benmerkezcilik
• Bilişsel benmerkezcilik
• Duygusal benmerkezcilik
Söz konusu benmerkezcilik türüne sahip olanlar, nesnelere ve başkalarına ilişkin gerçekleri fark etmede, diğer insanın rolüne girmede güçlük çekerler. Sonuç olarak da diğer insanların bakış açılarını neler düşündüklerini ve hissettiklerini yeterince anlayamazlar. (Dökmen,1977)
Kurdek ve Rodgon üç tür perspektif alma şekli tanımlamışlardır. Bunlar;
• Algısal perspektif alma (diğer kişinin bakış açısını fark etme)
• Bilişsel perspektif alma (diğer kişinin ne düşündüğünü fark etme)
• Duygusal perspektif alma (diğer kişinin yaşamakta olduklarını fark etme)
Kurdek ve Rodgon’ a göre algısal, bilişsel ve duygusal açıdan karşılarındaki insanın perspektifini alamayanlar ben merkezci davranmış olurlar, dolayısıyla empati kuramazlar.
Narsizm ise, kişinin sahip olduğu değer ve gücünün abartılmış bir yansımasını dile getiren bir karakter özelliğidir. Bu özelliği taşıyan insanlar, kendilerinin en ünlü, yetenekli ve başarılı olduklarını düşündükleri birer hayal dünyası içinde yaşarlar. Narsistler kibirli ve egoisttirler, kendilerinin en mükemmel insan olarak görürler. Onlar diğer insanlardan özel bir muamele ve ayrı bir ilgi umarlar. Paradoksal olarak bu kişiler güvensizlik hissederler ve bu kişilerin özgüvenleri düşüktür. Onlar daima diğerlerinin kendilerinin beğenmesini beklerler ve eleştirilmeye tahammül edemezler. Herhangi bir güçlük veya sıkıntıda narsistik kişi ya sinir hali içinde karşı saldırıya geçer ya da geri çekilir. Çünkü narsistik kişiler başarısızlık ve yenilgi ile baş edemeyebilirler. Onlar mağlup olma ihtimallerinin olduğu durumlarda, sık sık işi ve riski almaktan kaçarlar. (Spencer, 2001)
Narsist kişilerin diğer bir karakter özellikleri ise kıskanç olmalarıdır. Ayrıca narsist kişiler diğerlerinin de oldukça kıskanç olduklarını düşünürler. Narsistik kişiler sadece kendi iyilikleri için bir şeyler yaparlar. Bunun sonucu olarak da diğer insanlara ilgi duymazlar ve empati kurmazlar. Narsistik kişilerin diğer kişilerin hislerini tanımalarının olanağı yoktur. Diğer kişinin kendisi için bir şeyler yapmasını isterler ama karşılık olarak herhangi bir şey yapma isteği duymazlar. Narsistik insanlar sık sık diğer kişileri kendi menfaatine kullanmak için insanlarla ilişki kurarlar. (Spencer, 2001)
Ergenlik çağı süresince kişi çocukluktan yetişkinliğe dogru bir geçiş yaparken, narsizmin pek çok yönü kendisini gösterir. Bu özellikler onun sahip olduğu benlik hissinin gelişmesi için gereklidir. (Spencer,2001)
Narsistik kişilik bozuklukları güçlü bir beğenilme ihtiyacı ile kendisini gösterir. Bu hastalıktan ötürü kişiler, kendi başarılarını aşırı önemseyerek ve kendilerini gereğinden fazla önemli görerek çok az empati kurabilirler yada hiç empati kuramazlar. Narsist kişiler diğer kişinin ihtiyaçlarını anlamakta ve tanımakta zorlanırlar. Onlar diğerlerini kıskanırlar ve diğerlerinin kendilerini kıskandıklarını düşünürler. Narsistik kişilik hastalığına sahip olan kişiler diğerlerine karşı sabır gösteremezler. Narsistik kişi diğeri ile iletişim kurarken dikkatini karşısındaki insana vermez. (Spencer, 2001)
Ayrıca narsistik kişilik bozuklukları olan ana babalar çocuklarına empati ile yaklaşamayan insanlardır. (Brizendine, 1999) Dolayısı ile olaylara ve durumlara çocuklarının bakış açısından yaklaşamazlar. Bu ise çocuklarda terk edilmişlik ve yalnızlık fikirlerinin oluşmasına yol açabilir.
Ayrıntılı Kaynakça
- Dökmen,Üstün, Mayıs 1997, İletişim Çatışmaları Ve Empati, Sistem Yayıncılık,14. Baskı
- Spencer, Traci, 2001, Should We Call Them Human?Narcissistic Personality Disorder And Co-Morbid Diagnoses, Gale Encyclopedia Of Psychology, 2nd Ed. In Association With The Gale Group And Looksmart
- Brizendine, Kathleen, M. 1998, Were You Raised By A Narcissistic Father?, Dr Lois Nightingale , www.mailto:drlois.com
BENMERKEZCİLİK,NARSİZM VE EMPATİ
Narsist kişiler belirgin özelliklerinden biri kıskanç olmalarıdır. Ayrıca narsist kişiler diğerlerinin de oldukça kıskanç olduklarını düşünürler. Narsistik kişiler sadece kendi iyilikleri için bir şeyler yaparlar.
Ben merkezcilik ve empatik anlayış birbiriyle bağdaşmaz. Ben merkezci davranan bir kişinin, karşısındakinin rolüne girmesi ve olaylara onun bakış açısın...dan bakması, yani empati kurması mümkün değildir. Bu durumda empati kurabilmek, yani başkalarının rolüne girmenin ön şartı ben merkezcilikten kurtulabilmektir. Ben merkezciliğin empatik anlayışta ve davranışta önemli bir yeri vardır. Ben merkezcilik kavramı Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Piaget çocukların ben merkezci davrandıklarını savunmuştur. Konuyla ilgilenen bütün araştırmacılar empati kurmada ben merkezci davranıştan uzaklaşmanın önemini vurgularlar. Bu arada bazı araştırmacılar örneğin Ford empatiyi ben merkezcilikten uzak davranış olarak tanımlamıştır. Ford’a göre üç tür ben merkezcilik vardır. Bunlar; (Dökmen,1997)
• Görsel benmerkezcilik
• Bilişsel benmerkezcilik
• Duygusal benmerkezcilik
Söz konusu benmerkezcilik türüne sahip olanlar, nesnelere ve başkalarına ilişkin gerçekleri fark etmede, diğer insanın rolüne girmede güçlük çekerler. Sonuç olarak da diğer insanların bakış açılarını neler düşündüklerini ve hissettiklerini yeterince anlayamazlar. (Dökmen,1977)
Kurdek ve Rodgon üç tür perspektif alma şekli tanımlamışlardır. Bunlar;
• Algısal perspektif alma (diğer kişinin bakış açısını fark etme)
• Bilişsel perspektif alma (diğer kişinin ne düşündüğünü fark etme)
• Duygusal perspektif alma (diğer kişinin yaşamakta olduklarını fark etme)
Kurdek ve Rodgon’ a göre algısal, bilişsel ve duygusal açıdan karşılarındaki insanın perspektifini alamayanlar ben merkezci davranmış olurlar, dolayısıyla empati kuramazlar.
Narsizm ise, kişinin sahip olduğu değer ve gücünün abartılmış bir yansımasını dile getiren bir karakter özelliğidir. Bu özelliği taşıyan insanlar, kendilerinin en ünlü, yetenekli ve başarılı olduklarını düşündükleri birer hayal dünyası içinde yaşarlar. Narsistler kibirli ve egoisttirler, kendilerinin en mükemmel insan olarak görürler. Onlar diğer insanlardan özel bir muamele ve ayrı bir ilgi umarlar. Paradoksal olarak bu kişiler güvensizlik hissederler ve bu kişilerin özgüvenleri düşüktür. Onlar daima diğerlerinin kendilerinin beğenmesini beklerler ve eleştirilmeye tahammül edemezler. Herhangi bir güçlük veya sıkıntıda narsistik kişi ya sinir hali içinde karşı saldırıya geçer ya da geri çekilir. Çünkü narsistik kişiler başarısızlık ve yenilgi ile baş edemeyebilirler. Onlar mağlup olma ihtimallerinin olduğu durumlarda, sık sık işi ve riski almaktan kaçarlar. (Spencer, 2001)
Narsist kişilerin diğer bir karakter özellikleri ise kıskanç olmalarıdır. Ayrıca narsist kişiler diğerlerinin de oldukça kıskanç olduklarını düşünürler. Narsistik kişiler sadece kendi iyilikleri için bir şeyler yaparlar. Bunun sonucu olarak da diğer insanlara ilgi duymazlar ve empati kurmazlar. Narsistik kişilerin diğer kişilerin hislerini tanımalarının olanağı yoktur. Diğer kişinin kendisi için bir şeyler yapmasını isterler ama karşılık olarak herhangi bir şey yapma isteği duymazlar. Narsistik insanlar sık sık diğer kişileri kendi menfaatine kullanmak için insanlarla ilişki kurarlar. (Spencer, 2001)
Ergenlik çağı süresince kişi çocukluktan yetişkinliğe dogru bir geçiş yaparken, narsizmin pek çok yönü kendisini gösterir. Bu özellikler onun sahip olduğu benlik hissinin gelişmesi için gereklidir. (Spencer,2001)
Narsistik kişilik bozuklukları güçlü bir beğenilme ihtiyacı ile kendisini gösterir. Bu hastalıktan ötürü kişiler, kendi başarılarını aşırı önemseyerek ve kendilerini gereğinden fazla önemli görerek çok az empati kurabilirler yada hiç empati kuramazlar. Narsist kişiler diğer kişinin ihtiyaçlarını anlamakta ve tanımakta zorlanırlar. Onlar diğerlerini kıskanırlar ve diğerlerinin kendilerini kıskandıklarını düşünürler. Narsistik kişilik hastalığına sahip olan kişiler diğerlerine karşı sabır gösteremezler. Narsistik kişi diğeri ile iletişim kurarken dikkatini karşısındaki insana vermez. (Spencer, 2001)
Ayrıca narsistik kişilik bozuklukları olan ana babalar çocuklarına empati ile yaklaşamayan insanlardır. (Brizendine, 1999) Dolayısı ile olaylara ve durumlara çocuklarının bakış açısından yaklaşamazlar. Bu ise çocuklarda terk edilmişlik ve yalnızlık fikirlerinin oluşmasına yol açabilir.
Ayrıntılı Kaynakça
- Dökmen,Üstün, Mayıs 1997, İletişim Çatışmaları Ve Empati, Sistem Yayıncılık,14. Baskı
- Spencer, Traci, 2001, Should We Call Them Human?Narcissistic Personality Disorder And Co-Morbid Diagnoses, Gale Encyclopedia Of Psychology, 2nd Ed. In Association With The Gale Group And Looksmart
- Brizendine, Kathleen, M. 1998, Were You Raised By A Narcissistic Father?, Dr Lois Nightingale , www.mailto:drlois.com
20 Eylül 2013 Cuma
Şeytan Ayrıntıda Gizlidir dizisi 7.bölüm Nejat İşler, Çetin Tekindor...
Kitabını okurken Nevzat komiseri Erdal Beşikçioğlu, Ali komiseri Arka Sokakların Alisi, Zeynep'i de Arka sokakların Aylini oynasın filmi çekilirse demiştim ki bir de baktım seneler evvel dizisi çekilmiş. Hayret ettim. Ama kadroda dediklerim olsaydı daha iyi olurdu. (Bi kusur bulacağım ya !)
İnsana dair ... : Geleceğin İlginç Meslekleri
İnsana dair ... : Geleceğin İlginç Meslekleri: Sosyal ve iktisadi trendlerin incelenmesi konusunda uzmanlaşmış bir gelecek bilimci olan Prof. Dr.David Passig’e göre artık önü...
Liderlik
http://serkanbolat.com/2013/09/19/twitter-ceosundan-liderligin-iki-paradoksu-uzerine-tavsiyeler/?goback=%2Egde_5080925_member_274923094#%21
Tüm ilişkiler için geçerli bir yazı... Ne kadar doğru değil mi? Herşeyin başı empati dedirtiyor insana !
Tüm ilişkiler için geçerli bir yazı... Ne kadar doğru değil mi? Herşeyin başı empati dedirtiyor insana !
Robin Sharma dan Başarı Taktikleri
Robin Sharma dan Başarı Taktikleri
Gerçekten iyi öneriler fakat ben şunu yap bunu yap diyen öğretilerden birşey anlamıyorum. Zira herkesin yapması gereken öz iyileştirmeler hep farklı farklıdır. Ve sorular sormak, düşünmek tutunamayanların en birinci vasfıdır. Bu sebepten de vakit ayrılması gereken ikinci plan bir olgu değildir. Liderlik algısı da kişilerce farklı algılanabilir. Ama yine de en çaresiz zamanlarda denenebilecek ve birşey kaybettirmeyecek tavsiyeler barındırıyor.
Not: Bu yazılarımı eş, dost, akraba okuyacak ve aaa Müge hayırdır sen kendine tutunamamayı mı layık buluyorsun, ne biçim bir laf, ne fena bir şartlandırma diyecektir. Efendim buradaki tutunamama hadisesi Oğuz Atay' ın gözünde, literatüründe; aşırı, daimi düşünme ve bunun tabii sonucu ortaya çıkan nihai ürünler anlamındadır. Velhasıl tutunamamak bana da çok uygun düştüğünden epeyce benimsedim haliyle.
Gerçekten iyi öneriler fakat ben şunu yap bunu yap diyen öğretilerden birşey anlamıyorum. Zira herkesin yapması gereken öz iyileştirmeler hep farklı farklıdır. Ve sorular sormak, düşünmek tutunamayanların en birinci vasfıdır. Bu sebepten de vakit ayrılması gereken ikinci plan bir olgu değildir. Liderlik algısı da kişilerce farklı algılanabilir. Ama yine de en çaresiz zamanlarda denenebilecek ve birşey kaybettirmeyecek tavsiyeler barındırıyor.
Not: Bu yazılarımı eş, dost, akraba okuyacak ve aaa Müge hayırdır sen kendine tutunamamayı mı layık buluyorsun, ne biçim bir laf, ne fena bir şartlandırma diyecektir. Efendim buradaki tutunamama hadisesi Oğuz Atay' ın gözünde, literatüründe; aşırı, daimi düşünme ve bunun tabii sonucu ortaya çıkan nihai ürünler anlamındadır. Velhasıl tutunamamak bana da çok uygun düştüğünden epeyce benimsedim haliyle.
özlüsözler: MÜKEMMELLİK
özlüsözler: MÜKEMMELLİK: Sürekli yaptığımız şey neyse, biz oyuz. O halde mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. (Aristo)
Taze istidlaller geldi haaanımm !
- Hep dusunmusumdur neden dilde bir kelimenin baska anlamlarinin oldugunu bu zenginlikten cok esnekligini gostermez mi hatta gereksizligini
- disardaki teyze sozum sana kurbanin olayim gir iceri yat bu saatte kavga etmeye usenmiomusun sabah olsun gunduz gozuyle dov kocanimi kimi doveceksen
19 Eylül 2013 Perşembe
Che
Oğuz Atay
Oğuz Atay’la “Tutunamayanlar” üzerine
Pakize Kutlu’nun Oğuz Atay’la yapmış olduğu aşağıdaki röportaj Yeni Ortam’da 30 Eylül 1972 tarihinde yayımlanmıştır.
1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanan ilk romanınız Tutunamayanlar’a karşı eleştirmenlerimiz genellikle yaklaşmaktan kaçınır bir tavır takındılar. Romanınızı ödüllendiren TRT seçici kurul üyesi edebiyatçılarımız da bu suskunluğa katılır göründüler. Tavrı bütün olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Eleştirmenlerimizin, daha doğrusu uzun süredir yazmayanların dışında olanların kafasında belirlenmiş, sınırları çizilmiş bir roman tanımı var sanıyorum. Bu yüzden bir kitabı bu ölçülere uyup uymamasına göre değerlendiriyorlar. Belki de benim yazdığım, bir bakıma karmaşık ve alışılmadık sayfalar için henüz yeni bir kalıp bulamadılar.
Oğuz Atay, romanınızın yapı, içerik ve anlatım çeşitliliği bakımından alışılandan farklılığı hemen dikkati çekiyor. Anlatım özelliğindeki değişiklikler, sıçramalar ve hız okurun romana girmesini bir ölçüde güçleştirmiyor mu? Bu, okurla aranızda kurmak istediğiniz bağ bakımından düşündürücü değil mi?
Ülkemizde okur sayısı oldukça düşük. Büyük kalabalıklarla bağ kurduğu sanılan romanların bile aydınların dışında bir okuyucu kütlesi bulunduğunu sanmıyorum. Üstelik aydınlar, bir de kendileri hakkında yazılanları okumak zorunda. Bu bakımdan benim gibi yeni yazmaya başlayan birini arayıp bulmak ve alıp okumak zahmetinin üstesinden gelmiş okuyucuların, ilk bakışta yorucu görünen sayfalar arasında güçlük çekmeyeceğine güveniyorum. Okur yazarı az olan ülkemizde bile, okuyucular böyle bir kitap yayımlandığını haber alırlarsa, birçok yazarımızın aklından bile geçiremeyeceği bir yetenekle daha neler neler okuyabileceklerine inanıyorum. Okuyucuyu yeteneksiz sayarak yazmak istediklerini sadeleştirme çabasına girişenlerin de neden oturup yazdığını anlamıyorum.
Tutunamayanlar ile ne yapmak, neyi vermek istediniz?
Tutunamayanlar ile çok basit bir iş yapmak istedim; insanı anlatmayı düşündüm. Kapalı dünyalar içinde yaşayan yazarların bile bu cümleye hemen isyan edeceğini, “Peki herkes ne yapıyor?” diye öfkeleneceğini bildiğim halde bu basit gerçeği söylemekten kendimi alamıyorum. Ben, kahramanlarımın iplerini istediği gibi oynatarak insanlardan kuklalar yaratan büyük romancıların yeteneklerinden yoksunum. Roman kahramanlarına uygulayacak büyük nazariyelerim, onları peşinden koşturacağım büyük ülkülerim yok. Ya da insanlara, özellikle tutunamayanlara saygım büyük olduğu için, acıyorum onlara; böyle büyük büyük meselelerin makale, inceleme, deneme gibi yazı türlerinin konusu olduğunu sanıyorum.
Tutunamayanlar’dan Selim Işık kimdir?
Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım, Ural var; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Belki ben varım (bu cümleyi yazmayın). Adlarını yazmanın sakıncalı olduğu birçok arkadaşım var. Herkesin “tutunan” olmak istediği bir ülkede tutunamayanlığı seçen Selim Işık’la yakınlığının olması birçok kimseye dokunur diye onların adlarını saymak istemiyorum. Selim öldü. Selimlik de ölmüştür. Başarının insanı sevimsizleştirdiğini yazmıştım bir yerde; fakat tutunamayanlığın sevimliliğine de kimsenin yanaşmadığını görüyorum. Neden yanaşsınlar? Bir arkadaşımın dediğine göre, ben romanda herkesi bir bakıma tutunamayanlığa çağırıyormuşum. Henüz bir karşılık alamadım.
Ya Turgut Özben?
Turgut Özben’in durumu farklı bir bakıma. Turgut, bütün çabasına rağmen tutunamıyor. Bu açıdan Selim kadar akıllı değil. Belki de Turgut, bir kişinin, bir tutunamayanlar prensinin ortaya çıkarak, hepsi adına sonuna kadar dayanmasını istediği için kata, arabaya ve küçük burjuva nimetlerine boş verip tutunamamayı seçiyor. Selim’le birlikte Selim öldükten sonra yola çıkıyor. Son olarak bir trende görmüşler onu. Belki yolculuğu bitmemiştir daha.
Bir de hikâyeniz yayımlandı. Yeni Dergi’nin, Eylül 1972 tarihli sayısında. Roman ve hikâye bağlantısı üstüne düşündükleriniz? Bugün hâlâ ayrı türler olarak tanımlanabilir mi?
Bugünlerde hikâye yazıyorum. Kısa yazmaktan başka bir meselem yok; çünkü 60 sayfalık bir hikâye yazdım, bastırması güç oluyor dergilerde. Romanda şiir, oyun, makale (hepsi uydurma elbette) gibi birçok türden yararlanmıştım. Romanın bu bakımdan hikâyeden farklı imkânları var herhalde. İkinci romanım Tehlikeli Oyunlar’da özellikle oyun parçaları var. Bunun dışında, bu iki tür arasında farklar varsa onu eleştirmenler daha iyi bilirler.
Yazarlarınızı açıklar mısınız? Neden sevdiğinizi, gerekçeleriyle?
Sevdiğim yazarların başında Kafka ve Dostoyevski’yi sayarsam, Tutunamayanlar’ı okuyanlar için şaşırtıcı olmaz herhalde. İnsanı, bu arada Selim Işık’ı yalnız bırakanların dünyasında böyle yazarlara da tutunamazsak sonumuz ne olur? Gonçarov’un Oblomov’u, bir zamanlar hepimizi çok sarsmıştı. Stendhal, Laclos, George Eliot, Henry James, Melville, Nabokov gibi ustalardan da etkilendiğimi sanıyorum. İnsan roman yazmak istediğinde bir yazarın dediği gibi, başka romanlara heyecan duyarak kapılıyor. “Hayatı roman” olanların yazdığı pek görülmüyor.
- See more at: http://www.edebiyathaber.net/oguz-atayla-tutunamayanlar-uzerine/#sthash.JWsSk9ne.dpuf
Herkesin bir Olric i vardır ve sadece bazılarının hayatı değil hayalleri romandır !
Uykudan önce zırvalamalarım...
Tamam belki yaptığın iş en zoru da, herkes anlamak durumda değil !
Siz hiç gözünüzle sayfa çevirdiniz mi ?
Adamlar evleri yıkın ağaç dikin diyor bizimkiler tersini; Allah ıslah etsin diyeceğim ama bu mesafeden duam gerçekleşir mi bilemiyorum ?
Siz hiç gözünüzle sayfa çevirdiniz mi ?
Adamlar evleri yıkın ağaç dikin diyor bizimkiler tersini; Allah ıslah etsin diyeceğim ama bu mesafeden duam gerçekleşir mi bilemiyorum ?
Güzeeel !
"Yalnızca dayanılmaz şekilde mutsuz olduğumda, gerçek ben olduğum hissine kapılıyorum."
Kafka
Kafka
uu çok sert
ben artık insanların yalan söyleme hususundaki çekişmelerine ( kabaca sidik yarıştırmalarına) tahammül edemez oldum... ayaklara kızamıyorum ama... zira balık baştan kokar ...
18 Eylül 2013 Çarşamba
Ajda Pekkan' a yapılan ayıp
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/48305-yasam-buyuk-ayip/15
Yapılan çirkinlik ! İnsanlar egolarını ve komplekslerini nasıl törpüleyeceğini şaşırdı artık ... Bir de zengin olunca nasıl davranacaklarını şaşırmamalı, kim olduklarını, çaplarını unutmamalı... Her yönden incelenmeli...
Haber anlayışı değişti
http://webtv.hurriyet.com.tr/2/54737/24722150/1/bu-goruntunun-sirri-hala-cozulemedi.aspx
amaaan kardeşim nedir ki yani ufak bir çekim hatasıdır allah bilir 2 güne çıkar kokusu
amaaan kardeşim nedir ki yani ufak bir çekim hatasıdır allah bilir 2 güne çıkar kokusu
17 Eylül 2013 Salı
Neden mi güven problemim var ?
Ey küreselleşme senin yüzünden hiçbir şeye güvenim kalmadı... Bu dediğimi çalışma ekonomistleri ve diğer sosyal bilimciler anladı !
Huysuz ayıdan burç yorumları
İkizler: Yalakalıktan hiç haz etmez ikizler çünkü bilirler ağzında bal olanın Kıçında iğnesi vardır.
Bu aralar ben !
kötü bir espriye maruz kalmışlık hissiyatı !
yine bu aralar kulagimdan giren her soz beynime yapisip kaliyor agirlastiriyor karistiriyor kafami yazik ki
yine bu aralar kulagimdan giren her soz beynime yapisip kaliyor agirlastiriyor karistiriyor kafami yazik ki
Lise arkadaşlarımla hep aynı kafadaymışım baksanıza ;
- Farkı neyse vereyim, beni bugün başkası seslendirsin.
- Kimseye değil, rahatıma düşkünüm ben
- Hayat bazen çok ; " ben çıkıp bi temiz hava alayım "...
- Whatsapp kullanıyor musun?
- -Bir numara isteme hikayesi :pp
- İstanbul geç kalmaların şehridir. Randevularımıza, dostlarımıza, aşklarımıza, hayallerimize ve hatta kendimize geç kalırız...
- Bir kerede Pazar'ın arkasından Pazartesi gelmesin, ne bileyim Cuma gelsin, Cumartesi gelsin, sevdiğimiz biri gelsin ama Pazartesi gelmesin!
- O kadar çok hiçbir şey yapmayasım var ki...
- Şirket arabasıyla hava atılmaz oluumm, bunu da mı ben söyliyim :ppp
- Allah’ım çok paranın beni değiştirip değiştirmediğini öğrenmem için lütfen bana bir şans ver!
- Hayat bazen off pofff, afra tafra… bazense röröre ve zart zort ! buhran altintop ! tokyoda saat kaça geliii
- Şu "mal" kelimesi olmasa bazı insanları anlatmak için uzun uzun tarifler yapmak zorunda kalacaktık. İyi ki varsın "mal". Sıfatın dibisin.
- Herşey açık ve net ama asla basit değil..
- Only the lonely...
- Formun Üstü
- Birisine işim düşeceğine kafama meteor düşsün daha iyi..
- Bu insanlık neden hep bende kalıyor, gidecek kimsesi mi yok??? :///
- Aşkın evde yapılanı güzel oluyor, dışarıda ne koyuyorlar içine belli değil !...
- ALO AKIL HASTANESİ YARDIM HATTI
- Akıl Hastanesi Yardım Hattı’mıza hoş geldiniz.
- * Obsesif kompulsif bozukluğunuz varsa devamlı olarak 1’i tuşlayınız.
- * Bağımlı kişiliğiniz varsa 2’ye basmak için birinden yardım alınız.
- * Çoğul kişiliğiniz varsa 3,4,5 ve 6’ya basınız.
- * Paranoidseniz biz sizin kim olduğunuzu biliyoruz ve biz sizin peşine sonra takılırız.
- * Şizofrenseniz dikkatlice içinizin sesini dinleyiniz. O size hangi numaraya basmanız gerektiğini söyler.
- * Depresyondaysanız hangi numaraya bastığınızın önemi yok, zaten kimse de cevap vermez.
- * Siyasete girmeyi düşünüyorsanız, kusura bakmayın ama akıl hastanesi olarak elimizden bir şey gelmez! Allah size yardım etsin!
- Sadece hafta sonları yaşadığımızı hatırlıyoruz ve bunun için beş gün çalışıyoruz. Acaba yukarıdan nasıl gözüküyoruz?..
- Şarjı biten telefon ve laptoptan, odanın ortasındaki kablolardan, uçuşan perde hışırtısından ve her yerimi yiyen sineklerden nefret ettim ya yeteerr....
- "Oooo hayat sana güzel valla" daki 'sana' ben olmak istiyorum artık.
- Baktın olmuyor, tak kulaklığını uyu.
- Mesela adam gerçek bir gerizekalı ama mutlu. Kıskanıyorum.
- uykum var uyumak istiyorum, ama sabah olmasın uyanmak istemiyorum
- Her şeyin bir sonu var, doğrudur. Ama en mutlu son hafta sonudur. :))
- Her erkek zeki, güzel, anlayışlı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzel de adama sormazlar mı, "bunları hak edecek ne yaptın?"... :)))
- "Giydikçe açılır" diyen tezgahtar, "uzadıkça şekil alır" diyen kuaför, ve "zamanla unutursun" diyen arkadaş. Bunların hepsi aynı örgüte üye.
- Bir adım gelseydin bana, koşarak gelirdim sana. Öyle heykel gibi durursan , ancak kuş sıçar kafana.
- Sevmek mi daha zor, alismak mi? Deseler, uyanmak derim..
- Bu dünyada ki en güzel şeyleri açıklıyorum ; nescafe, nutella, çiğköfte, uyku, sarılmak, gülmek, saçmalamak.
- Halil Sezai'ye bak " nerden bulur bu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri " diyor. Herif saçının farkında değil galiba.
- maaş bilgisi hakkında " üç basamaklı mı dört basamaklı mı? " diye soru sorup ağzımdan laf almaya çalışan insann, yemem bu numaraları :ppp
- Ben seni dinliyorum. Konuşur gibi yazarlar ya, konuşur gibi dinliyorum seni. Konuşur gibi sustuğuma da bakma; kendisiyle oyalanılan bütün nesneler kadar gizli özneye has gizli bir özgüven bu. Çember ile daire'nin arasındaki fark kadar, yani bir alan sahipliği meselesi.
- Uzunnn uzuunn yillar sonra gercek kolonyali mendil kullanmanin sevinci beni ne kadar idare eder acepp :))
- Bazi insanlar, bazen insanlar!...
- "Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine, ya Mevlâsını özlemiştir, ya Mevlâsı onu. Mevla'yı özleyen gönül ya hüznü bekler, ya da hüzündedir.
- Bela ve gam ve keder Mevlâ'nın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır. Vurdukça kendine çeker..."
- İmam-ı Rabbâni
- Ramazan davulcusuna Sokaktaki yanik sesli arkadas, sayende istek yapasim geldi, cengiz kurtoglu'na bagladin sen zaten, devaammm :))
- Bir sey soylersin, anlamaz. Tekrar soylersin yine anlamaz. Ne tuhaftir ki ayni dili konusuyoruz... Ya da ben oyle zannetmisim!!
Özlü ve içli sözler
Küçükken ailemi vejeteryan sanardım , meğer fakirmişiz..!
- Cem Yılmaz
"İnkar etmek boşuna, yokluğun var, varliğin yok. Aklımdan çıkmaman güzel, ama hep böyle olmaz; Hiç gelmezsen, hep özleyemem ki."
- Ceyhun Yılmaz
- Cem Yılmaz
"İnkar etmek boşuna, yokluğun var, varliğin yok. Aklımdan çıkmaman güzel, ama hep böyle olmaz; Hiç gelmezsen, hep özleyemem ki."
- Ceyhun Yılmaz
.jpg)
.jpg)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)