30 Ağustos 2013 Cuma

Hasret yorumu !

Canan Tan 'nın ilk kez bir romanını okudum. Konusunu çok çok beğendim. Ve enteresandır 30 Ağustos' ta elime geçmesi bu romanın. 1924' te yapılan mübadele döneminden bahsediyor. Açıkçası tarihe bu kadar meraklı bir insan olup da bu dönemi es geçmemi affedemeyeceğim doğrusu. İşte bu tarz, yani tarihin kaderini çizdiği aşkları anlatan romanlara bayılıyorum.

Bu kitabı okuyunca, bizim neslin tarih tarafından da pohpohlandığını inanır oldum. Salt başarılar aktarılmış bize. Halbuki, o şanlı Türk ordusu da yenilmiş, Atatürk de hata yapmış. Hayır şimdi biri çıksın da şunlara iftira kötüleme desin, yada yok kardeşim sana bunlar da anlatıldı, üzerinde durmadın ya ondandır desin diye dua ettiriyor insana. Çünkü anlatılmış olsa herşeyi, her yönüyle didikleme delisi olan ben bunu unutmazdım. Ya da öğrenciyken ben bu kadar deli değil miydim bilmiyorum ! O zaman kim delirtti ulan beni !

Belki bu pohpohlanma durumu da bize aşırı mükemmeliyetçiliği empoze etti ister istemez, o yüzden bir şey beğenmeyen, çabuk tüketip sıkılan bir nesil olduk ... Ve belki de böyle başarıya odaklıyken ufak tefek hataları ve belki bize ufak gelen hataları görmezden gelmiş olabiliriz. Birçok olasılık mevcut...

Bu sorunun tam cevabını bilmiyorum ama gelmiş geçmiş bütün oligarkların( en masum kadrolaşmanın bile oligarşi yarattığını ve güce taptıkları için kedni evlatlarının bileğinin gücüne inanmadıkları için bu tabiri kullandım.) tarihi, daha doğrusu siyaset tarihini karşılıklı intikamlar savaşı haline getirdikleri için sevmediğime bir kere daha ikna oldum. Her iktidar canidir ve bedelini öder illa ki.

Ama işte daimi barışın mimarlığı için geçici savaşçılık kisvesine bürünmek zorunda kalan Atatürk' e kızamıyorum. Benim kızdığım toplumlara nifak tohumları serpen liderlerdir.

Dün başladığım yeni romana mübadele dönemi en sorumsuz bahar olmuş. Sen nasıl ayırırsın insanları, yaşadıkları yerden. Ortasını bulsana diyeceğim ama Twitter' sız Facebook' suz nasıl sağlanacak sükunet.
O kadar teknolojik yetersizlik, cahillik, bağnazlık ve şiddet örneği varken hem de !

Bir nesil böyle savaşın şiddeti, yokluğuyla kavrulup yetişmiş. Biz ( Y kuşağı ) de hala anlayış bekliyoruz. Hele ki 70- 80 döneminde yaşamış bu savaşçıların çocukları. Nasıl sağduyu beklediğime ben de şaştım düşününce. Y kuşağı yediği önünde yemediği arkasında bir eli yağda bir eli balda yani tam bir köftehorlar takımı oluyor da teknoloji savaşını da kimse görmüyor işte.

Ama Z kuşağı teknoloji canavarları takımı olarak peşimizden geliyor. Artık onlar baksın yeniliklere; Y kuşağı bile takip edemiyor gelişmeleri son günlerde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Bu Blogda Ara

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *