28 Ağustos 2013 Çarşamba

Nasılsın, iyi misin, sorarsam söyler misin ?

Kendimi sevmeyişim yarım kalanları sevmeyişimden mi , güzel olmayanı sevmeyişimden mi acaba ?
Ve dilime sürekli kitap cümlelerinin gelişi ve sürekli yazmak istemem, anlatınca nasıl olsa anlayacakları gerçeğinin sonucu mu ?
Bilmiyorum neyse ne ama ben Müge isem kağıtla kalemim ayrıca, göbek adım da karalama.
Peki ya durup dururken hüzünlenişim artık yazdıklarımın da anlaşılmaması yüzünden mi? Ben anlaşılmadan öleceğim besbelli. Belki insanlardan kaçışım da bu yüzdendir.
İnsanlar bakınca hüzünlenişim ise belki maskelerini altındakileri görebilişimdendir. Acı da olsa tecrübe denir buna ki bu da yaşlandığımın resmidir.
Beynimdeki büyüteci var gücümle parçalamak istiyorum. Ama biliyorum ki bi şekilde camları bi yerime batacak, acıtacak canımı... Korkuyorum...
Kelimelerle oynuyorum büyüdüm büyüyeli. Seviyorum da üstelik. Belki de bu insanlarla oynamaktan bir haz alamadığımdandır ve belki de artık bundan da korktuğumdan...
Hayallerimden de korkuyorum, sonlarını bağlayamayıp pat diye gerçeklerle çarpıştığımdan. Onlar da yarım yani sonu gelmiyor aklımdaki hikayeler gibi.
Yalnızlığı hiç sorma. O hep aynı, gözlerim misali hiç değişmediler ve değişmeyecekler de yıllar sonra bile...
Robot gibi sadece komutla çalıştığım için mi bu kadar katı, ruhsuz ve üşengecim !
Ne zaman nasip olacak ben böyleyim ne yapayım demek bana !
02.01.2013



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Bu Blogda Ara

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *