8 Eylül 2013 Pazar

Ortaokul yıllarımdan kalan hatıralar...

İnsan acaba ömrü boyunca ne kadar fıkra duyabilir ? Herhalde ben ortaokuldayken de düşünmüşüm bunu ki elime dün bir sürü gazete küpürleri geçti. Beğendiğim fıkraları kesmiş saklamışım. Demek o dönemler evde bilgisayar yok ve o zamandan kalan bir unutma korkusu varmış bende. Bu fıkralar yanlış hatırlamıyorsam Melih Aşık' ın ve şu an adını hatırlayamadığım Akşam gazetesi yazarlarının köşelerindendi. Bayılırdım onları okumaya !

Bakalım nelere gülmüşüm;


*iki kisi karsilikli sohbet ederlerken birisi dert yanmis :" Ah , ah halimiz ne olacak bilmem , bu cagda erkeklerle kadinlari ayird etmek mümkün olmuyor !" bu sirada yanlarindan bir sahis gecmis ; sikayet eden yanlarindan gecen sahsi isaret ederek : "Bak su gence ! saclari uzun olmasa ekek sanirdim vallahi" demis, karsidaki biraz kirilgan :"Yahu o benim oglum !" diyerek sitem etmis ." AA , kusura bakmayin sizin babasi onun babasi oldugunuzu bilmiyordum , özür dilerim !" diyerek mahcubiyetini dile getirmis . "Vallahi hakaretin böylesini beklemezdim ! Ben onun annesiyim !"

*Temel işe girmek için sözlü sınava giriyor.Çok heyecanlı, bir önceki adaya soruyor :
-Ne sorayiler?
-Ayakkabı.

Temelin sırası geliyor, bilsin diye kolay soruyorlar :
-Dört ayaklıdır, miyav miyav der.
Temel soruyor : 
-Bağcıkli midur?
*Okula Gitmem

Oglu sabah annesine okula gitmek istemedigini soyler. Annesi ogluna, okula gitmemek icin bana iyi bir neden soyle der.
- Okulda butun ogrenciler benden nefret ediyor deyince, anne bu gecerli neden degil bana baska bir sebep daha soyle der.
- Ama anne okuldaki butun ogretmenler de benden nefret ediyor der.
Bunun uzerine annesi ogluna benimde sana okula gitmen icin iki sebebim var der.
- Birincisi sen artik 50 yasina geldin. Ikincisi sen o okulun mudurusun der.

*Benim Köpek
Malum, avcılar atıcılıklarıyla meşhurdurlar. Yine bir mecliste üç avcı karşılıklı olarak köpeklerini övüyorlarmış. Birincisi demiş ki:"Benim köpeğim çok akıllıdır, bakkala gönderirim, ne istersem alır ve getirir." Hemen ikinci avcı atlamış:" Ya benimki! Sadece istediklerimi almakla kalmaz, paranın üstünü de doğru olarak getirir, satış fişini de alır vs. vs.
Bu sırada üçüncü avcı kendinden emin bir tavırla aynen şöyle der:"Sizin köpeklerinizin alışveriş ettiği dükkanı benim köpeğim çalıştırıyor."
*Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı'nın huzuruna çıkarlar... Tanrı der ki: "Erkekler 2 sıra olsun, bir sırada karıları tarafından yönetilen erkekler,diğer sırada karılarını yöneten erkekler... Ayrıca bütünkadınları cennete aldım, onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi...". 
Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer. Bir bakar ki karıları tarafından yönetilen erkeklerin sırası 100 km.uzun... Ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor...
Tanrı diğer sıradakilere çok kızar:
- Kendinizden utanın!! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bak, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sürü olmuşsunuz... bakın bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor... Ondan ders alın!!! Oğlum, sen anlat bunlara, sen ne yaptın da "karılarını yöneten erkekler" sırasında bir tek sen oldun????
- Bilmem... Karım bana burada durmamı söyledi...

*Kedi ve papağan
Evin kedisi ve papağanı hangisinin daha zeki olduğunu tartışıyorlardı.Kedi bu konudaki düşüncelerini açıklamaya başladı.
Sen benim kadar zeki değilsin dedi. Ben evi farelerden korurum. Sahiplerinin kucağına oturur, minderine kurulurum.
Papağan aniden kedinin sözünü kesti.
Olabilir ama dedi ben de konuşuyorum.
Kedi bu sözleri duyunca gülmeye başladı. kahkahalarının arasında da papağana şunları söyledi.
İyi de. Biz yarım saattir ne yapıyoruz?

*Başarılı Ressam Fıkrası:
Ressam galeri sahibine sergide resimlerinin ilgi görüp görmediğini sordu. Galeri sahibi şöyle cevapladı:
- Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber: Bir beyefendi senin resimleri inceledi ve sen öldükten sonra bu resimlerin kıymetlenip kıymetlenmiyeceğini sordu. Ben de evet dedim. Bunun üzerine 15 resmin tamamını satın aldı.
'Harika' diye bağırdı ressam. 'Peki kötü haber ne?'
- Adam senin doktorundu...

*Telgraf
Avukat, müvekkillerinden birine telgraf çekti:
- "Kayınvaldeniz dün gece öldü. Gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yoksa yakılmasını mı sağlayalım?"
Ertesi gün cevap geldi:
- "Emin olmak isterim. Her üçü de yapılsın."
Yassı Tavuk
Karadeniz'de bir köyden geçen bir yabancı arabasıyla bir tavuk ezer. Kaçacaktır ama korkar. Dönüşte gene aynı köyden geçecektir. En iyisi sahibini bulup parasını vermek. Muhtarı bulur durumu anlatır. Tavuğu verir. Ancak tavuk dümdüz olmuştur. Muhtar köylüleri tek tek çagırır. Tavuğu gösterir. Hiç kimse tavuğa sahip çıkmaz. Muhtar sonucu yabancıya açıklar:
-Bizim köyde yassı tavuk yoktur.

*Neden karıştırmadın ?
Delinin biri hastanedeki havuza egilip su ictikten sonra, dogrulup agzindaki suyu yere tukurmus .Onu goren baska bir deli;-Ne oldu , demis, suyu niye tukurdun?
Birinci deli:
-Havuza iki seker atmistim ,yine de tatsiz.
Ikinci deli:
-Akillim tabii tatsiz olur.Niye karistirmadin?
Bütünleme sınavına girmişti Hakan.Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu :
-Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?
-Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.
-Peki, ne cevaplar verdin bakalım?
-Bilmiyorum, dedim babacığım!...
Kara Bulutlar Fıkrası:
Öğretmen, Hayat Bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu uzun uzun anlattıktan sonra, ön sırada oturan öğrencilerden birini kaldırarak sorar;
"Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur?"
Çocuk düşünür yutkunur ve birşey diyemez.
Bir başka öğrenci parmak kaldırır öğretmen aynı soruyu ona sorar;
"Peki sen söyle bakalım kara bulutlar neden olur?"
Öğrenci hemen cevap verir;
"Kirli sulardan oluşur öğretmenim!"

*Fikra : Asansör macerası
Temel / Karadeniz Fıkraları
Temel asansöre binmiş başlamış beklemeye bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre bakmış Temel bekliyor o da beklemiş.
Bu arada biri daha binmiş ve neden beklediklerini sormuş
Temel hemen cevap vermiş :
- "Uşagum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayı.."

*Baba çocuguna :

Oğlum Atatürk senin yaşındayken sınıfının birincisiydi... demiş.
Çocuk babasina :
Senin yaşındayken de Cumhurbaşkanı idi...

*Futbool
Kabile şefi, İngiltere gezisi izlenimlerini anlatıyor:
- Pek görkemli bir olaydı. Yeşil bir alanın çevresinde otuzbin dolayında beyaz adam dua ediyordu. Sonra kırmızı donlu onbir savaşçı koşa koşa alanın ortasına geldi. Ardından beyaz donlu onbir savaşçı daha... Derken büyücü ortaya çıktı. Elinde yuvarlak bir şey vardı. Bir şey çaldı, elindekini yere bıraktı. Tam o anda mucize gerçekleşiverdi. Yağmur hemen başladı!

*Sokakta
- Beyefendi, çevrede bekçi ya da polise rastladınız mı?
- Hayır, evladım.
- Öyleyse lütfen para cüzdanınızla saatinizi bana teslim edin.

*Köleler ciftlikten kacarken sihirli lamba bulmuslar ve cini lambadan cikarmislar.Cin 10 zenciye sormus:
Dileyin benden ne dilerseniz. Birer dilek dileme hakkiniz var.
1. zenci beyaz olmak istiyorum demis, olmus.
10. zenci tebessum etmeye baslamIs. 
2. zenci de beyaz olmak istedigini soylemis, olmus. 
10. zenci sIrItmaya devam etmis.
3. zenci de beyaz olmus diledigi dilegiyle...
10. zenci kIkIrdamaya baslamIs.
4. zencinin de istegi aynI... 10. zenci gulmeye devam...
5,6,7,8 derkeeen 9. zenci de beyaz olma yonunde istegini kullanmIs.
sIra 10. zenciye gelmis ama adam yerlerde... Gulmekten geberiyor. Cin istegini sormus... Adam nefes almaya firsat buldugu bi ara
istegini garip bir bogurtu ile belirtmis:
""HEPSINI ZENCI YAP!""."

*Cesaret
Ögretmen ögrencilere soru:

-Cesaret neye denir?
Birisi parmak kaldirip yanitladi:
-Bir seyi bilmedigi halde, biliyormus gibi yapip, parmak kaldirmaya denir...

*Güneş Tutulmasi
Kaynak: shazinem.com 
Küçük temel babasına:
-Öğretmenumuz bugün küneş tutulması olacağını söyleti.Tışari çıkup pakabilir miyum?
Babası:
-Olur ama sakun fazla yaklaşmayasun,dedi.

*Susmasını Öğretiyoruz
- Nasıl senin küçük konuşmasını öğrendi mi?
- Ah hem de nasıl? Şimdi susmasını öğretmeye çalışıyoruz?
Galatada bir balıkçı bağırıyor: "canlı balık, canlı balık" ermeni bir teyze yaklaşıyor v... Galatada bir balıkçı bağırıyor: "canlı balık, canlı balık"

*ermeni bir teyze yaklaşıyor ve ermeni aksanıyla soruyor:
"evladim baliklar tazedir?"
"canlı balık, canlı balık!!!"
"evladim baliklar tazedir?"
"teyze canlı diyoruz ya iste!!!"
"a evladim ben de canliyim fakat tazeyimdir?"

*Şakacı pilot iniş yaparken, kuleye her seferinde :
- Bilin bakalım ben kimim? der. Kuledekiler çok sinir olur. Bir gece pilot yine:
- Bilin bakalım ben kimim? der. Kuledekilerde ışıkları söndürür.
- Bil bakalım pist nerede?

*Arada R Var 
Tabura yeni bir komutan gelmis ve askerleri toplayarak bir konuşma yapacağını belirtmiş. Bütün askerler toplanmışlar ve komutan başlamış konuşmaya :
"Bugün tanışmak için sizleri buraya topladım. Benim adım Ahmet,
soyadım Kırç. Tekrar ediyorum, Kırç. Arada R var. Sakın ola diliniz sürçmesin çok fena yaparım. Herkes iyice ezberlesin hata istemem !"

Askerler dagılmışlar ve herkes "Arada R var, arada R var" diye içinden ezbere koyulmuş. Komutan ise bu konuda ne kadar hassas oldugunu göstermek için sağda solda gördügü askere soruyormuş :

- Sen !
- Emredin komutanım!
- Soyadım ne benim ?!
- Kırç komutanim.
- Aferin ! İşinin basina !

Komutan böyle böyle hergün bir kaç kere soyadını soruyor ancak kimse
şaşırmıyormuş. Temel ise bu konuda çok sancılıymış. Ya bir gün piyango kendisine çıkarsa ve şaşırırsa diye daralıp dururmuş. Nihayet bir gün tören esnasinda komutan aniden arkasına dönmüş ve Temel'i isaret ederek
- Sen ! Soyadım ne benim ?!
Temel heyecandan konuşamıyor, nutku tutulmuş. Yaprak gibi sallanmaya başlamiş. Komutan gayet sinirli :
- Sana söylüyorum, cevap ver, asabımı bozma !
Hemen arkasındaki arkadasi bakmıs Temel'in basi belaya girecek hemen
fısıldamiş:
- Arada R var, arada R var...
Bunun üzerine Temel rahatlamış ve cevap vermiş :
- Gört !!!

*Şöfor

Taksicilikte ilk günü olan şoförün taksisine binen müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur. Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolünü kaybeder ve kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur ve arkaya dönüp müşteriye:
"Bir daha bunu yaparsan gözünü patlatırım!" diye bağırır.
Müşteri;
“Ufacık dokunmanın sizi bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemedim, özür dilerim” der.
Kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp:
"Haklısınız, sizin kabahatiniz yok, bugün benim ilk günüm, 25 senedir cenaze arabasında şofördüm de"

*Ahirette de yaşadık
Bektaşi, vaaz dinlemeye gitmiş. Hoca vaazında içki içmenin bütün kötülüklerini, zararlarını sayıp dökmüş, hatta içki içenlerin Sırat köprüsünden boyunlarında dünyada içtikleri bütün içki şişeleri asılı olduğu halde geçeceklerini anlatmış. Bektaşi sormuş: - "Hocam, boyna asılan şişeler boş mu olacak dolu mu?" Hoca, incecik köprüden dolu şişelerle geçilirken dengenin kolay sağlanamıyacağını düşünerek: - "Elbette ki dolu olacak", diye yanıt vermiş. - "Hay ağzını öpeyim Hocam, desene ahirette de yaşadık!" demiş.


*Hemşire, doktora hastayı gösterdi;
- ''Kalbini dinlemek için ne zaman eğilsem, kalpatışları hızlanıyor ne yapsak''.
- ''gömleğinin yakasını kapatsan''...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi

Bu Blogda Ara

Wikipedia

Arama sonuçları

Translate

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *