İnsan kaynakları yöneticilerinden, ilgili gazete ve dergilerden öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye ' de ciddi bir nitelikli işgücü açığı var.
Ben de konuyla ilgili görüşlerimi paylaşmak istedim
İnsanlar üniversiteye girebilmek için yatırım yapıyor. Ama mezun olduktan sonraki döneme mali imkan kalmıyor. Bu yüzden nitelikli işgücü kıtlığı var. Yani artı bir değer için para kazanıp hem maddi imkan hem de zaman yaratması gerekiyor. Bu yüzden de, bu işsizlik ortamında doğal olarak mali durumu iyi olmayan gençler önceliği iyi kötü bir gelire veriyor, hemen işe girmek istiyor.
Halbuki işverenler de yetkinlik kazanmış birey istiyorlar. Seminerler, sertifikalar, diploma ve diplomalar. İşte tüm bunlar da bireyin eğitim sorumluluğunu yüklenmiş ailenin mali durumuyla ilgili. Bir bireyin yetişmesi ve hep istenildiği gibi daha iyi yetişmesi sadece üniversitede olamıyor maalesef. Gelişebilmeleri için önce para kazanmaları gerekiyor.
Bu sebepten de işverenlerin daha anlayışlı olması gerekiyor aslında. Mesela, stajyer pozisyonuna, asistan pozisyonuna önem verilmeli. Mesela, ilanlarda üst yaş sınırı konmamalı. Mesela, sorumluluğu çok az olan pozisyonlar için en az 5 yıl tecrübe gibi sınırlandırıcı ibareler kullanılmamalı. İşyerlerinin de bir okul olduğu işverenlerce unutulmamalı. Eğer işverenler nitelikli işgücü kıtlığından şikayet edecekse de biraz da çuvaldızı kendilerine batırmalı ! İşverenler işe al ve adaya destek ol mottosunu benimsemeli. Eğer gerçekten adayın şirketini ailesi olarak algılayabilmesi isteniyorsa, işverenlerin de ebeveyn gibi davranması gerekiyor. Deneyimsiz ve kendini geliştirmek isteyen adayların bakış açısının böyle olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder